Hava kapalı ve soğuk ya da yapacak bir şey de bulamıyorsanız, belki de battaniyenin altına girip bir kaç romantik film izlemek iyi bir fikir olabilir. Tüm zamanların en çok seyredilen ve sevilen romantik filmerinden sizler için seçtik. Hem kendinizden bir şeyler bulacağınız, hem de size keyif verecek bu filmleri mutlaka izleyin.
Sil Baştan (Eternal Sunshine Of The Spotless Mind)
Clementine Kruczynski (Kate Winslet) ile Joel Barish (Jim Carrey) bir kumsalda tanışırlar. Birbirlerinden çok farklıdırlar. Joel, içine kapalı ve mantıklı; Clementine, dışa dönük ve içgüdüleriyle hareket eden biridir. Birbirlerini severler. Sonra zamanla sorunlar başlar, en ufak şey batar, tahammülsüzlük artar. Ayrılırlar. Clementine mutsuzdur. Joel’i unutarak mutsuzluğunu bitirebileceğini düşünür. İnsanların hafızalarını temizleyen bir doktora gider. Joel ile ilgili tüm anılarını sildirir. Bu durum karşısında hayal kırıklığına uğrayan ve Clementine’i unutmak için aynı prosedürü kendi üstünde uygulatmaya karar veren Joel, sıkı kurallar ve tam gizlilik ilkesiyle çalışan deneysel tıp merkezi Lacuna Laboratuarı’nın yolunu tutar. Kendisi de Clementine’ın anılarından kurtulmak ister. Fakat o uykusundayken yürütülen işlemin bir noktasında, kaybetmek istemediği hatıralarla karşılaşır. Vazgeçmek ister. Clementine’ı içinde tutmak ister. Ama uyku halindeyken sesini duyuramaz. Ve Clementine’ı zihninin içinde saklamaya çalışır. Birlikte Joel’in zihninde bir yolculuğa çıkar ve birbirlerini kaybetmemeye çalışırlar.
Notedefteri (Notebook)
Yaşlılar için yapılmış bir bakımevinde yaşayan ve çevresindekiler tarafından ‘Duke’ diye çağırılan ihtiyar adam sararmış defterinde yazılı olan bir aşk hikayesini okumaya başlar. Hikaye 1940 yılında başlar. Güney Carolina’da yer alan Seabrook Adası’na Allie Hamilton isimli 17 yaşında bir genç kız gelir. Ailesiyle birlikte tatile gelen Allie, burada yaşayan Noah isimli bir gençle yakınlaşmaya başlar. Aralarındaki sınıfsal ve ekonomik farklılıklara rağmen birbirlerine duydukları hissi engellemez, doyasıya yaşamaya başlarlar. Ancak onları bekleyen ayrılık 2. Dünya Savaşı’nın kızışmasıyla birlikte gelmek üzeredir.
Gün Doğmadan (Before Sunrise)
Fransız yüksek lisans öğrencisi Celine (Julie Delpy) ile Amerikalı Jesse (Ethan Hawke), Budapeşte – Viyana treninde bir çiftin kavgası ile tesadüfen tanışırlar. Jesse, Celine’e, ertesi gün uçağa bineceğini ancak parası olmadığından sabaha kadar Viyana caddelerinde dolaşacağını söyler ve Celine’in kendisine eşlik etmesini ister. Viyana’da trenden inerler ve 14 saat boyunca hayatlarını derinden etkileyecek bir beraberliğe adım atarlar. Sabaha kadar süren eğlenceli ve romantik dakikaların yanı sıra, yaşlarının getirdiği zorluklardan, yaşadıkları sorunlara kadar birçok konuda duygu ve düşüncelerini paylaşırlar.
Aşk Her Yerde (Love Actualy)
Günümüz Londra’sında Noel’den iki ay önce yaşanan farklı olayları izliyoruz. Ve filmin amacı insanaların yaşamında aşkın kapladığı yeri göstermek. Hatta pek çok karakter arasında başrolde aşk’ın olduğu bile söylenebilir. Başkanlar, rock yıldızları, sıradan insanlar; hepsinin ortak bir özelliği vardır: Aşkın komik, hüzünlü, saçma yanıyla bir kez de olsa kaşılaşmışlardır.Bu filmi izleyener, tam 10 tane filmle ve onlarca aşkla karşılaşıyorlar…
Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar (He’s Just Not That Into You)
Birbirleri ile alakaları bulunmayan insanların hikayelerinin anlatıldığı filmde, erkeklerin ve kadınların birbirlerini anlamakta ve yaptıklarını değerlendirme de ne gibi sorunlar çektiği anlatılıyor. Bir yanda evli olan fakat markette tanıştığı Anna’ya aşık olan Ben, bir tarafta ise çıktığı kişilerle ikinci buluşma fırsatını bir türlü elde edemeyen Gigi var. Tabi ki evlenme fikrini saçma bulan Neil ve sevgilisi Beth’i de unutmamak gerek.
Keyifli seyirler…