Yeryüzündeki tüm insanların yaşam çizgileri, inanışları, kültürleri ve hayata bakış açıları birbirinden oldukça farklıdır. Ancak tüm bu farklılıklara rağmen herkesin belki de tek ortak noktası aşık olduklarında harika hissettikleridir. Bilimsel olarak da kanıtlanmış bir gerçeğe göre aşk beynin acıya karşı direncini artırmakta, hayata daha pozitif ve güvenle bakmamızı sağlamaktadır.
Çoğu zaman ise bu muhteşem hissetme hali, midede kelebekler uçuşmasından reflü sancısına dönüşebilmekte ve büyük hayal kırıklığı olarak kalmaktadır. Âşık olunan süre boyunca salgılanan endorfin (mutluluk hormonu) sayesinde midir bilinmez ama insan aşk acısını yaşadıktan sonra tekrar âşık olabilmekte ve hayatını sevgi dolu bir şekilde sürdürebilmektedir. Gerçek şu ki aşk evrende sürekli bir devinim içindedir.
Biliyoruz iyi bir kariyere sahip olma çabasından ya da yaşadığınız travmatik ilişkilerden dolayı aşkın evrende sonsuz olduğuna dair inançlarınızı yavaşça yitirmeye başladınız. Ve hayatınızın geri kalanını arkadaşlarınızın sosyal medyada yayınladığı düğün, nişan ve bebek fotoğraflarını beğenerek geçireceğinize olan inancınız da gitgide artıyor. Peki, yavaşça kaybolan bu mutlu olma umutlarınızı ve aşk için asla geç olmadığına dair inançlarınızı nasıl geri kazanacaksınız?
- Hayata en güzel pozunuzu verin: GÜLÜMSEYİN!
Nil Karaibrahimgil’in bir dönem hepimizin diline dolanan harika şarkı sözünü eminiz ki hatırlıyorsunuz. “Gülümse erkekler pozitif kızları sever!” Nil burada sadece kadınlara sesleniyor gibi dursa da gülümsemek kadın-erkek tüm insanların hayat mottosu olmalıdır. Çünkü gülümsedikçe hayata karşı bakış açınız değiştiği gibi “bir gülüşüne vuruldum onun” sözlerini sizin için söyleyecek kişinin nerede ve ne zaman karşınıza çıkacağını bilemezsiniz. Üstelik her gülümsemede yüzünüzde 100’den fazla kas çalışmakta bu da gençliğinizi korumanıza yardımcı olmaktadır.
- Kendinize ve bedeninize saygı duyun: SAĞLIKLI YAŞAYIN!
Bir ömür boyu sizin yanınızda olacak kişinin sizi dış görüşünüze göre mi değerlendireceği savunma mekanizmasını artık bir kenara bırakmalısınız. İnsanlar araştırmalara göre ilk 4 dakikada kiminle beraber olacağına karar verirler. Sonsuza kadar genç ve güzel bir vücuda sahip olamayacağımızı elbet biliyoruz. Ancak düzenli spor yapmak hem vücudunuzda endorfin salgısını artıracak hem de kendi bedeninize saygı duyarken öz güveniniz de artacaktır. Ayrıca bir spor salonuna, dans kursuna ya da yeni bir sporu öğreneceğiniz kurslara yazılmak size yeni bir sosyal çevre de sağlayacaktır.
- Başkalarına kulak asmayın: SANAL ORTAMDA DA AŞKI BULABİLİRSİNİZ!
İnsanların sizin diğer insanlarla ilişki kurma biçiminiz hakkında söylediği her şeye kulaklarınızı tıkamalısınız. Günün neredeyse yarısından fazlasını bir ofiste geçiriyor ya da sosyal bir çevre edinmek için imkânlarınız çok kısıtlı olabilir. Bu durumda yapmanız gereken tek şey başkalarının korkularıyla, önyargılarıyla ya da söylevleri ile mutlu olamayacağınızı kabullenmektir. Üstelik yeni yılda sizin gibi aşkı bulmak için kararlar alan başkaları da bulunabilir. İnternette yapılan araştırmalara göre Ocak ayında sanal arkadaşlık sitelerine üye olma oranı %10 artmaktadır. Sırf başkaları ne düşünür diye hayatınızın aşkını kaybetmek istemezsiniz herhalde…