İnsanlık tarihinin bilinen ilk zamanından bu yana yüzyıllar geçti ve hayattaki her şey gibi insanlar da toplumlar da evrimleşti. Ve şimdi 2016 yılında insanlığın adeta çıkmazı haline gelen bir konu var. Güven problemi. Çevrenizde hatta kendinizde de gözlemlediğiniz bu güven problemi ne? Nasıl başa çıkmalı?
Güven dediğimiz olgu artık sadece ikili ilişkilerimizin değil, ailemizden, arkadaşlarımıza ve hatta toplumun geneline yayılmış ve neredeyse her gün hakkında konuştuğumuz bir konuya dönüştü. Şöyle dikkatlice bir düşünün. Gün içerisinde kaç kez sıralayacağımız cümlelere benzer şeyler duyuyorsunuz? “İnsanlığın çivisi çıkmış.” Erkeklere asla güven olmaz.” “Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin.” “Kadınlara asla güvenilmez, ilk fırsatta arkanızdan iş çevirirler.” Belki de onlarca kez. Özellikle eÇift ekibi olarak biz sosyal medyada, blog yorumlarında ya da çalışmalarımıza gelen yorumlarda çoğu kez duyuyoruz bu ve benzeri şeyleri. Yaşadığımız yüzyılın travmatik gerçeklerini inkâr etmiyoruz. Evet, çok da güllük gülistanlık bir çağda yaşadığımız söylenemez. Ama hiç düşündünüz mü mesela “internetten biriyle nasıl tanışılır, güvenilir de evlenilir ben bunu hiç gerçekçi bulmuyorum” derken bu insanların kimler olduklarını? Eğer ortada bir suçlu varsa ve insanlar sürekli bir aldatma eğilimine girdiyse burada Demokles’in kılıcı misali çuvaldızı da biraz kendimize batırmamız gerekiyor. Bu yüzden kişisel ilişkilerimizde özellikle de duygusal ilişkilerimizde bizi güvensizliğe ve aşırı kıskançlığa iten nedenleri önce kendimize sormamız gerekiyor.
Alanında uzman bir psikoterapist olan Dr. Alper Hasanoğlu bu konuyla ilgili bir yazısında psikolojik olarak güvensizliğin anlamını şu şekilde açıklıyor.
“Bundan sonra güven duyamayacak kadar en yakınımdakiler tarafından suistimal edildiğime inanıyorum. Kendimi tamamen terk edilmiş ve umutsuz hissetmemek için, onları ya büyük bir güvensizlikle ya da abartılı bir iyimserlikle takip ediyorum. Korku ve kaygılarımı ancak bu yolla kontrol altında tutabilirim.”
Hepimiz, hayatın bir ucundan bir şekilde güven problemi yaşayacak kadar yara aldık. Hatta çok da küçümsemeyin bu süreç neredeyse kundaktan başlıyor. Annenizin ağladığınız her seferde sizi kucağına alması ama bunu bir kez ertelemesi bile güvensizlik konusunu tetikleyebiliyor. İnsan psikolojisi çok karmaşık ve çoğu zaman psikolojik durumları çözmek ve çözümleri uygulamak da çok zor biliyoruz. Ama inanın güvensizliğin karanlık sularında kendinizi insanlardan soyutlayarak ve ben burada böyle iyiyim demek de çok sağlıklı bir çözüm yöntemi değil. Aldatılmış, kalbiniz kırılmış ya da hayal kırıklığına uğratılmış olabilirsiniz. Ama atalar ne der bilirsiniz: Yıldırım çoğu zaman aynı yere iki kez düşmez. Ama düşme ihtimalini bildiğinizde bu tedbirin dozajını ayarlama yönteminiz güven problemine sahip olup olmamanızı belirleyecektir. Yani aslında belirli bir oranda güvensizlik de sağlıklı bir durum.
Hayatta herkes ve her durum ikinci bir şansı hak eder. Hak etmez derseniz hem kendinize hem de karşınızdakine haksızlık edersiniz. Çünkü bir gün güvensizliğin kaynağı olan kişi siz olabilir ve beklediğiniz şansı karşı taraftan göremeyebilirsiniz. O yüzden sizi kıran, üzen ya da aldatan insanları illa hayatınızda tutmaya devam edin demiyoruz. Ama onları affedin. Affetmek büyüklüktür ve sizin de üzerinizdeki yükü azaltacaktır. Dünyalar kadar sevdiğiniz bir insan tarafından aldatılmış olsanız bile hayata küsmeyin. Çünkü bir bakarsınız yeni bir başlangıç yaptığınızda yaşadığınız bu güzel günlerin gelmesi için o kötü hissi yaşamanız gerektiğini düşünmeye bile başlarsınız.
Bu konu hakkında etraflıca bir düşünün deriz. Tavsiyemize uyar ve yeniden başlamaya karar verirseniz de biz buradayız 🙂 Sizi anlayacak, ruhunuzu okuyacak ve işte benim için yaratılmış diyeceğiniz eşinizi eÇift’te bulabilirsiniz. www.eCift.com ‘a sizi de bekliyor olacağız!