“Nerede o eski aşklar? Eski randevular?” diyen teyzeleriniz, büyük anneleriniz karşısında savunmaya mı geçiyorsunuz, yoksa onlara hak verip üzüntüyle başınızı mı sallıyorsunuz?
Teknoloji ve değişen alışkanlıklar ilişkilerin de değişmesine sebep oluyor. Herkese, her an ulaşıyor olabilmek ayrı bir rahatlık veriyor ve çiftler arasındaki özveriyi azaltıyor.
Diğer yandan, erkek – kadınların toplum içindeki yer ve görevleri yıllar içinde değişiyor. Eskisine nazaran daha eşit bir konuma gelen kadınlar, kendi ayaklarının üzerine basabiliyor ve özgürce hareket edebiliyor.
Kadınlar, bir taraftan bu eşitlik ve özgürlüğün tadını çıkarırken, diğer yandan eski zamanlarda erkekler tarafından gösterilen ilginin, yani bazı jestlerin, azalmasıyla karşı karşıya.
Çiçek: Hoşlandığınız birinden, bir buluşmaya giderken ya da özel bir günde hiç çiçek aldınız mı? Bu jestin azalmış olsa da hala devam ettiği gözlemlenebilir.
Kapıyı açmak / yol vermek: Bir taksi ya da otomobile binerken size kapıyı açan bir erkeğe ne dersiniz? Hoşunuza gider mi yoksa abartılı mı bulursunuz? Birkaç yıl önce, açmayanına ikinci bir buluşma şansı verilmezdi.
Siparişleri vermek / hesabı ödemek: İçeceğiniz ya da yiyeceğinizi sorup garsona ileten erkek, sizce jest yapmış mı oluyor? Hesabı istemek ve hatta ödemek erkekten beklenen bir hareket mi? Günümüzde aksini düşünen kadın ve erkek sayısı artmış olsa da bazısı hala erkekten bu yönde hareketleri bekliyor.
Eve bırakmak / yol tarafından yürümek: Buluştuğunuz erkek yolda yürürken, yol tarafından yürüyüp sizi koruma içgüdüyse hareket ediyor mu? Eve bırakmak, İstanbul gibi büyükşehirlerde bazen zorlayıcı olabiliyor. Bazıları tarafından da çevredekilerin meraklı bakışlarına maruz kalmamak için tercih edilmiyor. Ancak, eskinin önemli rituellerinden olması, önemini azaltmıyor. Siz ne dersiniz?
El öpmek: Romantik filmlerin, “jön” hareketlerinden el öpmek günlük hayatta pek karşılaştığımız bir durum değil. Kültürümüzde yaşlılara hürmet gösterme anlamına da geldiğinden anlam kargaşasına yol açabilecek bu harekete tepkiniz nasıl olurdu?
Aramadan önce 3 gün bekleme: Güzel geçen bir buluşmanın ardından hemen aramak yerine birkaç gün bekleyip de aramak, eskilerin altın kuralıydı. Ancak, tüketimin hızla arttığı günümüzde sabır da oldukça az. Her an her kanaldan ulaşılabiliyor olmak, 3 günlük süreyi fazla uzunmuş gibi hissettirebiliyor. Siz ne dersiniz? Hemen aramalı mı, yoksa eskilerin yaptığı gibi biraz zaman mı vermeli?
Muhallebici ardından sinema: Eskilerin en önemli buluşma noktası muhallebiciler, yerlerini kafelere bıraktı. Bir çay içip ardından sinemaya gitmek, sizin de hayallerinizdeki buluşmalardan mı? Şimdilerde, ilk buluşmalar için sinemayı tercih etmek, eksi puan olarak yazılıyor. Konuşup tanışmak için kafeler daha cazip geliyor.
Saydığımız eski rituellerin birkaçı günümüze hiç uygun olmasa da bazısı her kadının hoşuna gidecek cinsten gibi. Siz ne dersiniz?
Benzer Yazılar:
Gelişen Teknolojiden Aşk Hayatımız Da Etkileniyor!
İlk Buluşmada Bu Yiyeceklerden Kaçın!
Aşık Olun Ama Bu Hatalara Düşmeyin!
Fazla Mesajlaşma İletişimi Bozuyor!
eÇift – Aşk Burada Başlar.