Cicim aylarının ardından, günlük hayat düzeninin devam ettiği dönem çiftler için oldukça kritiktir. Sevdiğinizin önceden fark etmediğiniz bazı özellikleri sizi rahatsız etmeye başlar. Hangi çifte sorsanız, hiç düşünmeden hoşlanmadığı bazı özellikleri sıralayabilir. En klasik örnek olarak, kirli çorapları ortalıkta bırakmak, evin her köşesinde bir ojenin bulunması, kirli kahve kupalarını masada bırakmayı sayabiliriz. Bunlara, özel günleri unutmak, bazı sözleri tutmamak gibi durumları da ekleyebiliriz.
Duyulan rahatsızlık konuşulmadığında sorunun aranızı bozacak kadar büyümesine sebep olabilir. Sinirlerinizi bozmak yerine sevdiğinizle konuşmayı deneyebilirsiniz. Doğru iletişim ile ilişkinizi daha güçlü yapar, birbirinize olan bağınızı kuvvetlendirirsiniz.
Önemli olan sorunu ne şekilde dile getirip çözüm üretmeye çalıştığınız.
İşte ufak sorunları büyütmeden çözmeniz için birkaç öneri:
Konuşmak için doğru zamanı bekleyin: Sürekli şikayet eden birinin ne kadar sinir bozucu olduğunu bir düşünün. Acaba farkında olmadan o dırdırcı sevgililerden birine dönüşmüş olabilir misiniz? Her gördüğünüz harekete, anında yorum yapıp olumsuz tavır takınmak, kendi ruh sağlığınıza olduğu kadar ilişkinize de zarar verir. Rahatsızlığınızı dile getireceğiniz konuşmaları, ikinizin de sakin olduğu ve dikkatini dağıtan bir etken olmadığı anda konuşmak daha iyi sonuçlar getirecektir. Tam tersine keyifsiz olduğunuz anlarda bu konuları konuşmak, keyfinizi iyice kaçırır.
Onun hislerine önem verin: Genellikle, olayları kendi bakış açımızdan görür, karşımızdakinin hislerinin farkında olmayız. Oysaki, sizi rahatsız eden hareketileri olduğu gibi belki de sizin de aynı şekilde onu rahatsız hissettirdiğiniz alışkanlıklarınız vardır. Sevdiğinizin, eleştirilerini dinlerken savunmaya geçmeyeceğinize ve alınmayacağınıza söz verin ve söylediklerinin yapıcı bir amaç taşıdığını unutmayın. Böyle bir konuşmanın sonunda iki tarafın ortak bir noktada anlaşmaya varması çok önemlidir.
Olumlu özelliklerini farkedin: Hep negatife odaklanmak yerine, onda sevdiğiniz özellikleri düşünün. Örneğin, sabahları yanağınıza öpücük kondurması, keyifsiz olduğunuzda sizi güldürmeye çalışması, iş ya da aile sorunlarınızda sizi motive edip desteklemesi gibi. Ufak ayrıntıları fark ettiğinizde genel bakışınız da değişecektir. Sevdiğiniz hareketlerini onunla da paylaşıp, takdir ettiğinizi hissettirebilirsiniz. Bu, sevdiğiniz için de motive edici olacaktır.
Sizi neyin mutlu ettiğini anlatın: Olumsuz bir dil kullanıp, her hoşlanmadığını hareketinde şikayet etmek yerine tam tersini bir deneyin. Arada etki bakımından dağlar kadar fark olduğunu göreceksiniz.
Örneğin, “Çoraplarını oraya buraya atmaktan vazgeç!” demek yerine “Çoraplarını kirli sepetine atığın zaman, yorumlarımı dikkate aldığını görüp mutlu oluyorum. Anlayışın için teşekkür ederim.” diyebilirsiniz.
Gerçekten o kadar önemli mi?: 5 dakika sonra ne olacağını bilemediğimiz hayatta, ufak sorunlar bazen gözümüze dev gibi gözükebilir. Durup kendinize kahve kupasını salonun ortasında bırakmasının gerçekten ne kadar sorun olduğunu bir düşünün. Bir talihsizlik sonucunda, onu kaybettiğinizde böyle ufak şeyler yüzünden birbirinizi yıparttığınıza üzülecekseniz, sandığınız kadar önemli değil demektir.
Konuşarak çözemeyeceğiniz sorun olmadığını unutmayın. Önemli olan, gerçek sevginin önüne ufak sorunların geçmesine izin vermemek.
eÇift – Aşk Burada Başlar.