Yıllardır bekar olanların, ilişkilerinde sürekli sorun yaşayanların kendine sorduğu, bunun yanında uzmanların da çokça üzerine düşündüğü bir konu var: Neden yalnızım?, Yalnızlık bir kader mi?, Yalnız kalmamın bazı sebepleri var mı? İşte neden yalnız olabileceğinize dair bizde biraz kafa yorduk.
Beynimiz çoğu zaman bizim düşündüğümden farklı bir şekilde çalışıyor. Aşkın büyük oranda kimyasal olduğunu var sayarsak düşüncelerimizin aşık olmadaki etkisini yok saymamamız gerekiyor. Çoğu zaman mantıksız bulduğunuz bir ilişkiyi bile yıllarca sürdürebilmenizin ya da bir ilişkiye hiç başlayamıyor oluşunuzun da beyninizin sizi sabote etmesiyle ilişkili olduğunu hiç düşündünüz mü?
Bunlar temelde normal kabul edilmesi gereken bir durum. Çünkü hepimiz insanız ve yaşadığımız toplumdan, travmalarımızdan ya da yetiştirilme tarzımızdan etkilenip kendimize has bir kişilik geliştiriyoruz. Bu, ilişkilere yaklaşımımızı, sevgilimize ya da eşimize vereceğimiz tepkilere kadar olaylara yön veren bir konu aslında. Yalnız olmanızda işte tam beyninizin sizi sabote etmesiyle ilgili olabilir.
Aşırı kaygılı bir birey olmak ilişkilere zarar veriyor!
Yeni bir ilişkiye başlamak için ilk adımı atıp bir buluşma gerçekleştirdiniz diyelim. Ancak o da ne? Elinizde telefon sürekli kendinize şu soruları soruyorsunuz. Acaba ilk mesajı ben mi atmalıyım? 12 saat oldu ve hala bana bir cevap vermedi. Acaba benden hoşlanmadı mı? Yanlış bir şey mi yaptım ya da söyledim?
Bunlar tipik kaygı belirtileridir ve kontrol edilemeyen kaygılar uzun vadede öz güven yitimine bile sebep olabilir. Yani eğer karşınızdaki kişiyi kaygılarınız ile bunaltıyor ve yıpratıyorsanız bu yüzden yeni bir ilişkiyi daha başlangıcında sabote ediyor olabilirsiniz. Çözüm çok basit. Sakin olun. 🙂
Kendinize karşı fazla eleştirel olmak işleri zorlaştırıyor!
Hayatta insanın kendini kısıtlayıcı düşünceler üretmesi kadar, varoluşunu zedeleyen çok az şey vardır. Eğer yeni bir ilişkiye başlamaya karar vermişken bilinçaltınızda farkında olmadan yeteri kadar çekici, akıllı, eğitimli ya da sevilmeye değer olmadığınızı düşünüyorsanız muhtemelen bu, davranışlarınıza yansıyordur. Bunun için de aslında çözüm çok basit. Kendinizi tanımaya zaman ayırın. Özelliklerinizi, artılarınızı ve eksikliklerinizi iyi tanımlamaya özen gösterin.
Duygularınız hakkında konuşmak sizi strese mi sokuyor?
Duygular, hayattaki olaylara verdiğimiz tepkiler için kullandığımız genel bir terim aslında. Çok sevdiğiniz bir arkadaşınızı gördüğünüzde sevinç hissetmeniz ya da ailenizden birini kaybettiğinizde derin üzüntü duymanız gibi. Ve evet duyguları genelde sadece yaşar çoğu zaman onun üzerine düşünmeyiz.
Bir buluşmaya gittiğinizi düşünün. Karşınızdaki kişi geleceğiniz hakkında bir yol planı çıkarmak için size nasıl hissettiğinizi, ikiniz hakkında ne düşündüğünüzü sorsa tepkiniz ne olurdu? Bunu sakince cevaplar mıydınız yoksa kendinizi strese girmiş ve güvensiz mi hissederdiniz?
İşte bu sorunun cevabı ilişkilerinizin geleceği veya süresi hakkında size bir cevap verecektir. Duygularınıza odaklanın!
Tüm bunlar üzerine düşündükten sonra da kendinizi olduğunuz gibi kabul edin ve kişiliğinizin sizi bir bütün yapan ayrıntı olduğunu anlamaya çalışın. Ve belki eÇift’in kişilik analiz testi ile olayı bir tık yukarı taşımalısınız, nasıl mı? Hemen www.eCift.com adresine gelip ücretsiz bir şekilde üye olup kişilik testimizi yanıtlayın. Böylece zaman kaybetmeden kişiliğinize ve yaşam tarzınıza en uygun kişiyi kolayca bulma fırsatını yakalayacaksınız. Haydi, vakit kaybetmeden aşk için doğru ve bilimsel bir adım atın!