Terk edilmek, aslında kelimeyi söylerken bile hepimizin hafifçe gerildiği ve pek de konuşmaktan hoşlanmadığımız bir durum. Herkesin başına hayatında en az bir kere gelme olasılığı en yüksek olaylardan biri. Ve bu gerçekle yüzleşirken çekilen duygusal sıkıntı. Bu duyguyu şiddetli bir travmayla atlatanların en çok karşılaştığı durum ise yeniden sevemeyeceğim ve yeniden terk edilmek için mi aşık olacağım fikri. Ancak bilinmeli ki bundan kaçarak da yaşanmaz. Bu korkuyla aşktan kaçmayın!
Toplum olarak biraz tutkulu aşıklarız, bu bir gerçek. Zaten ilişkimiz normal seyrinde ilerlerken bile karşımızdaki kişiye fazla ilgi göstermek galiba genlerimizde var. Ama tüm bunlardan ayrı olarak terk edilme korkusu yaşayan insanların bazı tipik davranışları vardır. Onlara şöyle bir göz gezdirecek olursak anlatmak istediklerimiz biraz daha netleşecektir. Terk edilme korkusu genellikle çocukluk ya da ergenlik döneminde yaşanan psikolojik travmalarla ilişkilendirilir. Bu tip insanlar terk edilmemek için ya da terk edileceklerini anladıkları an aşırı bir ilgi gösterme trendine girerler. Paranoyaklık derecesinde neden mesajlarına geç cevap verdiğinizi, neden eskisi kadar aramadığınızı sürekli irdelemeye başlarlar. Ya da partnerinin cep telefonunu karıştırmak, e-postalarını okumak ya da sosyal medya hesaplarının şifrelerini ele geçirmek için çırpınıp dururlar. Bu kendilerine zarar verdiği gibi eşlerini de oldukça yıpratmaktadır. Ve çoğu zaman kaçınılmaz son gelir. Tüm bu bunaltıcı dedektiflik oyunları ve kontrol etme arzusu genellikle ilişkilerin bitmesi ile sonuçlanır. Sonrası ise terk edilen tarafın yaşadığı o travmatik dönem başlar. Ayrılıkları bile aşırı dramatize etme halimiz belki de toplumca bu durumu tolere etmeye çalışmamızdan ileri gelmektedir.
Bu dönemin etkileri bazı insanlarda bir ay bazısında ise bir ömür boyu sürebilir. İşte tehlike tam da bir ömür boyu sürecekmiş gibi bir ruh haline girildiğinde başlar. Çünkü artık yeni bir insanı hayatlarına almaya kalksalar bile “nasıl olsa yeniden terk edileceğim, hiç kimse zaten beni gerçekten sevmeyecek, sonunda üzülmektense hiç başlamayalım daha iyi” gibi cümleler hayata ve aşka bakış açılarını şekillendirmeye başlamıştır. Bunun bir çözüm yolu yok mu? Elbette var. Eğer kendinize yeterince dürüst davranabiliyor ve bu cümlelerden birini sürekli olarak kurduğunuz için yeni bir ilişkiye başlayamadığınızı fark ediyorsanız ilk önce profesyonel destek almayı deneyin. Hem kendi yaşam kaliteniz için hem de bundan sonra hayatınıza dahil olan insanları yıpratmamak ve yeniden terk edilme travmasıyla karşılaşmamak için.
Profesyonel yardım almaya çekiniyor ya da maddi gücüm buna el vermiyor diyebilirsiniz. O zaman çivi çiviyi söker mantığı ile biraz korkularınızın üzerine gideceksiniz ama bunu da karşınızdaki kişiyle konuşarak yapmalısınız. Merak etmeyin sizi gerçekten önemseyen ve seven, sizinle birlikte olmak isteyen hiç kimse sizin korkularınız ve travmalarınız üzerinden size zarar vermeye kalkmaz. Aksine belki de terk edilme korkunuz için birlikte mücadele verir ve bu konuyu birlikte aştığınız için daha sağlam temelleri atılmış bir ilişkiniz olur. İletişim kurmak yaşamdır, bu sihirli gücü kullanın.
Tabii bir de gerçekten iletişim kurabileceğiniz, size uygun, sizi anlayabilecek ve sizin hayatınızın gerçekleri ile uyum sağlayabilecek birini bulmak çok önemli bir konu. Belki de bunca zaman aşktan korkmanız, yeniden terk edilme korkusu yaşamanız hiç size benzemeyen insanlarla zaman geçirdiğinizdendir. Kaldı ki uzmanların çoğu terk edilme korkusu yaşayan insanların terk edildiklerinde savunma mekanizması için kendilerine hiç benzemeyen insanları seçtiklerini belirtir.
O yüzden artık aşık olmaktan korkmamaya ve mutlu olmaya karar verdiyseniz size en uygun insanı bulmak için bu kez yönteminizi değiştirin. Bilimsel ideal çift metodu ile size en uygun kişilerin önerildiği eÇift’i denemeye ne dersiniz? Hemen şimdi binlerce nitelikli bekarın gerçek aşkı aradığı eÇift’e gelerek ücretsiz bir şekilde kayıt olabilirsiniz. Unutmayın, aşk eÇift’te başlar!