Zaman akıp giderken ve insanoğlu yüzyılları geride bırakırken toplumsal ilişkilerimiz, evliliklerimiz ve yaşam tarzlarımız da bu değişimden etkileniyor. Ama olumlu ama olumsuz. Mutlu bir evlilik, sağlıklı ve huzurlu çocuklar yetiştirmek kısacası yaşamdan keyif alan bir topluma katkı sağlamak çoğu insanın yaşamdaki amaçlarından biridir. Değişen zamandan ve toplumsal ilişki biçimlerinden ilişkilerimiz nasıl etkileniyor ve biz de bu sürecin neresindeyiz? Gelin kendimize küçük ama faydalı öz eleştiriler yapalım.
Önce kadınlardan başlayalım söze. Modern toplumlarda kadın ve erkeğin yasalar önünde eşitliği esas alınsa da geleneksel toplumlarda hala kadınlara çok fazla görev yüklenmektedir. Aynı anda anne, eş, kız kardeş ve çalışan bir birey olmak oldukça zorludur. Kadınların eğitim seviyesinin artması ve iş hayatına dahil olması değişen toplum yapısında en belirgin örneklerden biridir. Kadınlar kadar erkeklerin de ataerkil rolleri ile yüzleşmesi, ev içerisindeki iş bölümü ve çocuk bakımı gibi konuların mutlu ve huzurlu aileler için yeniden tanımlanması gerekiyor. Çünkü yapılan araştırmalara göre ekonomik bağımsızlığını elde eden kadınlar artık mutsuz oldukları evlilikleri sürdürmüyor. Daha doğrusu artık kol kırılıp da yen içerisinde kalmıyor. Ya da aldatılan eşler eğer ekonomik olarak özgürse bu durumu sineye çekmiyor ve boşanmaktan korkmuyorlar. Aslında bir bakıma bu, toplum için güzel bir gelişmedir. Böylece erkeklerin kadınları aldatma oranlarında da oldukça düşüş olmaya başlamıştır. Burada da sağlıklı bir aile ortamı için erkeklerin kendi toplumsal rollerini yeniden gözden geçirmesi gerektiği devreye giriyor. Bunun yanında, kadınlar televizyon dizilerindeki ideal aşık ve mükemmel çift prototiplerinden etkilenerek evliliklerinde daha fazla romantizm ve aşk arayışına girdiklerini belirtiyor. Mutlu bir evlilik ya da ilişki için, sevginin sürdürülebilir olması, çiftlerin kendine ait bir alanı olması gerektiği gibi istekler kadınların artık baskıcı ve evin içine hapsedilen evlilikler istemediklerini gösteriyor. Kadınlar çocuk doğumunda tek söz hakkının erkekler olduğu düzeni reddetmeye ve bakabileceğini kadar çocuk yapmanın bir hak olduğunun farkına varıyor. Zaten çoğu sosyolojik araştırmanın sonucuna göre gelir seviyesi azalırken çocuk sayısı da artıyorsa evliliklerin mutsuz olması kaçınılmaz olmaya başlıyor. Bu yüzden belkide artık ilişkilerimizdeki ya da evliliklerimizdeki başarısızlıklıklara bakarak kendimize çağı ne kadar yakalayabildiğimizi sormamız gerekiyor.
Ve en önemlisi teknoloji artık hayatımızın neredeyse motoru oldu. Yaşamımızın her alanında internetin, medyanın ve iletişim araçlarının izini görmek mümkün oldu. Özellikle internetin dünyadaki sınırları ortadan kaldırması, farklı toplumlarla iletişimin artması da dünya görüşümüzü değiştirmeye başladı. Evliliklerin nasıl olması gerektiği, çocukların nasıl yetiştirileceği ya da sevgilimizle ilişkilerimizde sorunların nasıl üstesinden geleceğimize dair soruları bile neredeyse ilk google’a sorar olduk. Bu durum da kaliteli ve daha tatminkar ilişki biçimlerine yönlendirmeye başladı bizi. Artık günümüzde evlilik gerçekten de teknoloji sayesinde bir tercihler bütünü oldu diyebiliriz. Ama teknoloji aynı zamanda iş yükümüzü artırmaya ve sosyal alanlarımızı da kısıtlamaya başladı. Bu yüzden çoğu insan yalnızlıktan şikayet etmeye ve evlenip mutlu bir yuva kurmaya dair inançlarını yitirmeye başladığını söyler oldu. Bu noktada teknoloji yine kendi çözümlerini de yarattı.
eÇift size tam da bu yalnızlığınıza son verme konusunda yardım etmek amacıyla kuruldu. Ücretsiz olarak oluşturacağınız bir eÇift profili ve çözeceğiniz kişilik testi sonucu ile size en uygun adayı bulma fırsatı sunmak amacıyla çalışıyor. Haydi nasıl çalıştığını ve işe yaradığını görmek için şimdi harekete geçin. Çünkü mutlu bir aşk ve evlilik eÇift’te başlar!