İlişkilerin doğası gereği zaman zaman anlaşmazlıklar oluşabiliyor. Bu anlaşmazlıklar çözümlenemediğinde birbirini kıran ve üzen taraflar, somurtan suratlar yıpratıcı oluyor.
Böyle nahoş durumları çözümlemenin bir parçası da empati ve yapılan hatayı kabul edebilmektir. Ancak, bu durumun zorluğunu çok güzel özetleyen bir deyişim var; “yiğitliğe *** sürdürmemek”.
Hatanın kendinde olduğunu bile bile, zeytinyağı gibi üste çıkıp kendini haklı çıkarmaya çalışmak, çoğumuzun sıkça yaptığı birşey. İlişkiyi iyice yıpratan bu durumun önüne ancak özür dileyerek geçebilirsiniz. Özür diyip de geçmeyin, onun da bir adabı var. Top sizden çıksın diye dileyeceğiniz özrün pek de bir faydası olmaz. Ancak, gözünüzde büyütmeye de gerek yok.
“Özür” kelimesini kullanmak zorunda değilsiniz: “Özür dilemek” kalıbını kullanmak zorunda değilsiniz. Karşınızdakinin neye kızdığını ya da üzüldüğünü anladığınızı ve bunu bir daha tekrarlamamaya çalışacağınız belirtmeniz bazen yeterlidir. Örneğin, “Gecikeceğimi söylemediğim için kızmanı anlıyorum. Aynı hatayı bir daha yapmamaya çalışacağım. Seni bekletmek / üzmek istemem” diyebilirsiniz ve çok da güzel özür dilemiş olursunuz.
Özrünüz kabahatinizden beter olmasın: “O kadar surat astın ki, özür dilerim tamam, hadi gül artık.” ya da “Arkamdan demediğini bırakmamışsın, bilseydim yapmazdım.” gibi zoraki özürler amacına hizmet etmez. Aksine, gerilimi daha da arttırır.
Empati ve zamanlama önemli: Karşınızdakinin sizden neden özür beklediğini anlamak, anlamaya çalışmak çok önemlidir. Bunu belirtmeniz, karşınızdaki için büyük bir fark yaratacaktır. “Tüm gün düşündüm ve neden bu kadar kızdığını anlamaya çalıştım. Sanırım, aynısı bana yapılsaydı ben de kızardım.” gibi cümleler ilişkiler için çok önemlidir.
Bazıları, anlaşmazlıkların – kırgınlıkların hemen çözümlenmesini ister. Ancak, bazı durumlarda birbirini anlamak ve durumları sindirmek zaman gerektirir. Karakter ve duruma bağlı olarak zamanlamayı belirlemek gerekir. İş işten geçtikten sonra özür dilemek aynı etkiyi sağlamaz.
Tüm bunların dışında, özür dilemek utanılacak ya da sıkılınacak bir şey değil, yiğitlikle de bağdaştırmamak gerekir. Karşınızdaki kişiye önem veriyorsanız ve kendinize saygı duyuyorsanız, hataları kabul edebilmek ve onların sorumluluğunu alabilmek gerekir. Konuyu bir gurur meselesi haline getirmek, çözüm değildir.
Benzer Yazılar:
Centilmenlik Tarihe Mi Karışıyor?
Mutlu İlişkilerin 6 Altın Kuralı
Fazla Mesajlaşma İletişimi Bozuyor!
İlişkiler Hakkında Konuşurken Dikkat!
eÇift – Aşk Burada Başlar.