Yılbaşı, doğum günü gibi özel günlerde adetten alınan hediyeler genelde her iki taraf için de sıkıntı kaynağıdır. Bu zoraki alışveriş çoğumuza pek bir anlam ifade etmez. Diğer tarafta, tekbaşına bakıldığında önemsiz gibi gözüken ama ayaklarımızı yerden kesen ufak jestler vardır. Kadın, erkek yıllar sonra bile hatırladıkça gülümseyip mutlu olur onları düşündükçe.
İşte bu yazı da o unutulmayan hediyelerin gerçek hikayelerinden oluşuyor, hepsi de birbirinden özel…
Japonya’da, yeni tanıştığınız birine kartvizitinizi verme adeti çok yaygındır. Öğrencisinden CEO’suna kadar, herkesin mutlaka kartviziti vardır yanında. Adet böyle olunca doğal olarak beraberinizde taşıdığınız kartvizitlikler de başka ülkelerden çok daha fazla kullanılmaktadır.
En mutlu olduğumuz hediyeler belki de, ummadığımız bir anda, herhangi bir vesile veya neden olmadan aldığımız hediyelerdir. Mücevher gibi ihtişamlı bir hediye değildi belki, ama beni en çok mutlu eden hediyelerden biri, Japonya’da yaşarken o zamanki Japon erkek arkadaşımın, hiç beklemediğim bir anda bana hediye ettiği bu kartvizitlikti, çünkü güzel ve düşünerek seçilmiş bir hediyeydi ve aynı zamanda biraz da “Bizdensin, buraya aitsin” mesajı veriyordu.
Müjde, 37
1999 yılında bir arkadaş toplantısında tanıştığım eski sevgilimle sohbet ettiğimiz esnada Nina Simon’u çok sevdiğimi laf arasında söylemiştim. Onunla yemek için evine giderken bir kitap alacağını söyleyip D&R’a girdi. O kitapçıya girdiğinde bana Nina Simon’un CD setini almış. Ben de teşekkür edip evde cd çalarım olmadığını ama yinede saklayacağımı söyledim. Biz yemek yerken bir ara cdleri kasete çekmiş ve ben eve gitmek üzere çıkarken bana kasetleri vermişti. Bir süre sonra ilişkimiz bitti.
11 yıl sonra tekrar karşılaştığımızda ve yemek için buluşmak üzere ayrıldığımız zaman yemekte bana bir paket verdi ve paketi açtığımda karşıma Nina Simon’ın tüm albümlerini içeren 3’lü Cd seti çıktı. Çok duygulandım bunu da sizlerle paylaşmak istedim.
Demir, 32
Dost olmaya gittiğim AŞK… Düşündükçe, yaşadıkça, tanıdıkça, dinledikçe, içine indikçe, konuştukça, soludukça, dokundukca, içime çeke çeke kokladıkça çoğalan AŞK… Hayatımda var olmasını kazanmaya çalıştıkça aşkla yok edilen AŞK… Kırıldığım, incindiğim, kızdığım, davranışlarını kabullenemediğim ama iyi olmasını istemekten hiç vazgeçmediğim – vazgeçmeyeceğim AŞK..
Dostluğu bile kaybettiğimi bildiğim anlarımda, içimde bozulmasın diye koruduğum ve kendimi tıka basa mutluluk, anılar, sevgi, düşünceler, nefret ve aşkla doldurduğum ama hep kendimde yaşayıp büyük bir gururla taşıdığım AŞK…İş yerimde bana getirilen zarfla kalbime tıkıştırdığım ve çıkmasın diye içime akıttığım yaşlarımla kapattığım yerden taşmıştın yine bu hediye ile…
Şimdi o kadar uzaklardayım ki… Yanımda getirdiğim 3 anıdan biri o…Hep baş ucumda , bazen sarılıp uyuduğum, bazen konuştuğum, bazen kokladığım, bazen dokunduğum, bazen unuttuğum.. İçimin sırlarında, her nerede ve nasılsam, rüzgarın getirdiği parfüm kokusu o.. Bazen yüzüne bakıp kendimi okuduğum başucu kitabım o..ve aslında “ uzak okyanuslardan, başka uzak okyanuslara” o…!
Yeşim, 21
Bir magazin dergisi şeklinde dizayn edilmiş 5 yıllık ilişkimizin önemli anlarını fotograflarla ve eğlenceli “paparazzi” anektodlarıyla özetleyen özetleyen bir fotograf albumu…Çok sevdim, çünkü çok kişisel ve çok zekice buldum. Ayrıca bakıp bakıp çok da güldüm;)
Yıllarca yaşadığımız güzel anları daha iyi derlemek düşünülemezdi… Sonsuza kadar saklanacak bir anı.
Can, 33
Ayrı geçirdiğimiz bir sevgililer gününde kapı çaldı ve elinde paket olan bir adam belirdi kapıda paketi görünce şaşırmıştım. Önce anlam veremedim ve teslim alıp içeri girdim. Ama nedenini bilmediğim bi şekilde heyecan dalgaları sardı beni .Ve paketi açtığımda bir an aptallaştım, sessiz kaldım, kendimi ifade edemedim. O kadar çok etkilenmiştim ki… Bir piknik sepeti ama herhangi bir sepet değil. O kadar özelleştirmişti ki, açtığım anda sanki “bizi”taşıyordu.
Bir sürü şey vardı içinde, anılar, kartlar, şekerler, resimlerimiz ve bir ses kasedi… Bu hediyeyi hatırlamak bile çok güzel…
Mert, 20
Yeni bir yıla giriyor olmanın telaşı ve heyecanı içerisin de sevgiliye hazırlanan sürpriz plan aynı anlarda sevgilimin de benim için hazırladığı sürpriz plan nerdeyse ayrılık getiriyordu. Benden habersiz neden plan yapıyorsun bende ikimiz içinn başka planlar yapmıştımlar dan sonra kırgınlık ve kızgınlıkla herkes kendi planını uygulasınla sona eren tartışma…Arkadaşlarla dışarıda kutlanan ama aşık olduğum adam yanımda olmadığı için yaşadığım burukluk, karlı bir Ankara gecesinde saatler 24.00’e yaklaşırken çalan telefon ve dışardayım seni bekliyorum artık vedalaş arkadaşlarınla cümlesi ile kıpır kıpır olan içim…
Arabanın için de saatler 24.00’ü gösterirken patlayan havai fişekler altında parmağıma takılan o yüzük ve ben seni bu akşam ailemle tanıştırmak istiyorum dediği an ben başka bir dünyadaydım.
O yüzük hala benimle, ayrı yollarda yürüyor ve ayrı hayatlar sürüyor olsak da! Hala benimle olan o adama ilk aşkıma sonsuz teşekkürler…
Nil,33
Bir süredir beraber olduğum erkek arkadaşımın evinde haftada birkaç günümü geçirmeye başlamıştım. Beraber yemek yapıyor, film izliyor, güzel vakit geçiriyorduk. Herşey çok iyi gidiyordu ama ben hep bir tedirgindim. Onu sıkmaktan korkuyordum ve özel hayatına, eşyalarına müdahale etmemeye gayret gösteriyordum. Mutfakta eşyaları bambaşka dolaplara yerleştiren temizlikçiye ne kadar sinirlendiğini biliyordum.
Bir gün, beni elinde bir poşetle karşıladı. Bana bir banyo havlusu almıştı, hem de en sevdiğim renk pembe. “Eski püskü havlulara kalma, güzel havlularla kurulan istedim.” dedi. Çekincemi anlamış ve beni rahatlatmak istemişti. Hiç beklemediğim anda karşılaştığım bu adım beni çok mutlu etti. Artık o evde ikimizin de özel eşyası vardı. Geriye dönüp baktığım zaman, gerçek beraberliğimizin o gün başladığını farkediyorum ve bu tatlı jesti için ona çok teşekkür ediyorum.
Aslı, 26
Onu son gördüğüm akşamdı!
Ama bugünün onu son görüşüm olduğunu o an sadece ben biliyordum… Karşılıklı içilmiş fazlasıyla kaynamış bulanık çay ve de keyifli bir sohbetin ardından yanımda küçük adımlarla beni son kez bırakacağı rüzgarlı iskeleye doğru yürüyen adama bakıyordum. Yüzünde beni bir daha görmeyeceğinden habersiz olmanın rahatlığı vardı. Her zamanki gibi gülümsüyor ve de bana gün içerisinde yaşadıklarını hararetli bir şekilde anlatıyordu. Bense o anlarda onun duymaya alışkın olduğum sesiyle vedalaşmaya çalışıyordum.
Geç bir saatti, iskeledeki vapur beni onsan alıp götürmek için bekliyordu sanki… Vapurun kalkmasına henüz zaman vardı. Elimden tutmuş, beklememi istemişti. Bense zaman geçtikçe ondan vazgeçemeyeceğimi düşündüğümden dolayı endişeliydim. Bana şaşkın bir şekilde bakan gözlerini ve yüzünü seyrettim orada öyle vapurun kalkış saatini beklerken. Derken görevlinin beni uyarmasıyla vaktin geldiğini anladım. Ellerim ondan son kez ayrılıyordu ve bunu sadece ben biliyordum. O ise yanağıma küçük bir öpücük kondurarak görüşürüz ifadesiyle hala gülümsüyordu.
Adımlarım hızlanmıştı o an beni bu işkenceden kurtaracak olan tek şeye beni buradan alıp götürecek vapura doğru adeta koşuyordum ve de vapur hareket edip iskeleden uzaklaşırken ben de artık gözyaşlarıma hakim olamıyordum. Elimde hala sıkıca tuttuğum bana az önce hediye ettiği kitabın ilk sayfasını açarak şunları yazdım: “Bir vedadan arta kalan… 24.12.2004, Eminönü İskele“
Deniz, 27
Ürgüp’te arkadaşlıkla başlayıp sevgiye dönüşen ilişkimizin karanlık kısımlarını aydınlatan bize dair ilk paylaşım, ilk hediye…
İleride karanlıkta kalırsak birbirimizi bulmamızı kolaylaştırsın diye almış olduğumuz ve hayatımın bir yerinde hala içimi aydınlatmaya devam eden iki büyülü kandil…
Nesli, 23